Biyoelektrik ve Aura Kavramı

Canlı veya cansız, görülebilir veya gözle görülemez her şeyin bir enerjisi vardır. Biyoelektrik, canlı varlıkların ürettiği ve yaydığı canlılık enerjisi, hayat gücü ya da oluşturdukları elektrik enerjisi olarak tanımlanabilir. Aynı zamanda canlı hücrelerin çalışmasına eşlik eden elektriksel olayların tümüne de biyoelektrik adı verilir.
Aura, geçmişte paranormal veya soyut anlamda kullanılan bir terim olup, artık günümüzde ölçülebilir bir kavram haline gelmiştir. Aura; canlıların bedenlerinden yayılan, ışınımla oluşan ve git gide yayılan elektromanyetik alanın adıdır. Daha pratik bir ifadeyle insan vücudunu çevreleyen elektromanyetik atmosfere aura denir.
Nikola Tesla 1890 yılında insan aurasını ölçebildiğini ve fotoğrafladığını ifade etmiştir. Fakat bilim çevreleri tarafından layıkıyla idrak edilememiştir.

Aura titreşimler halinde çevremizde mevcuttur ve kişinin ruhsal durumuna göre değişkenlik gösterebilir. Aurayı ifade ederken renkler kullanılır. Aura üç boyutlu düşünülmelidir. Yani önümüzde, arkamızda, her yerimizde bulunur ve eliptik bir şekli vardır. Aura aslında vücudumuzun yaydığı enerji dalgalarıdır. Yaşayan her cismin böyle bir enerjisi vardır.
Hava çok sıcakken asfalt yola baktığımızda üzerinde dalgalanma şeklinde ısıyı görürüz. İşte bizim de buna benzer şekilde bazen çıplak gözle net bir şekilde görülebilen enerji dalgalarımız vardır.
Bu dalgalanmalar bazı durumlardan etkilenir ve şekil ya da titreşimleri değişir. Bunu etkileyen çok çeşitli sebepler vardır. Fakat bunlardan bazıları; beslenme şekli, hareketlilik, oksijen veya karbondioksit miktarı, yorgunluk, uykusuzluk, stres, alkol, ilaçlar, sigara, negatif düşünce ve davranışlar, uygunsuz psişik aktivitelerdir.
Her rengin karakteristik bir yapısı vardır ve bu yapılanma aura yorumlamasında kullanıldığında bize kişinin o anki ruh halini anlatır. Renkler, yapıcı ve yıkıcı olabilen birçok duyguyu ifade eder. Sevindirebilir, depresif hissettirebilir, hatta dişi veya erkek olabilir.